Prijevod od "şeyi yok" na Hrvatski


Kako koristiti "şeyi yok" u rečenici:

Aynı zamanda evdeki güvenlik sisteminin de acil durum düğmesi gibi bir şeyi yok.
Njegov kućni sigurnosni sistem nema tipku za paniku.
Tarikatını ve tarikatının temsil ettiği her şeyi yok edeceğim!
Uništit ću tvoj red i sve što predstavlja.
Elimdekini ve değer verdiğin her şeyi yok etmeden önce.
Dok nisam uništio školjku i sve što ti je milo.
Tabii, çünkü sizden başka bir şeyi yok.
Vi ste sve što ima, verujte.
Çin ülkesinde insanların neredeyse hiçbir şeyi yok.
U Kini ljudi nemaju gotovo ništa.
Carmen kasırgası dün buradan geçti ve yolundaki neredeyse her şeyi yok etti.
Uragan Carmen jučer je prošao ovuda, i uništio je gotovo sve na svom putu.
Anubis, Akrep Kralı kendi ordusunun başına geçirdi... ve azgın bir sel gibi önlerine çıkan her şeyi... yok ettiler.
Anubis dade kralju Škorpionu komandu nadsvojom vojskom... i oni, kao opaka bujica, odniješe... sve predsobom.
Bunun önemi yoktur çünkü nükleer bomba her şeyi yok eder.
To nije važno jer A-bomba uništi sve za što trebaš struju.
Bizi biz yapan her şeyi yok ettik.
Sve što nas čini takvima kakvi jesmo, nestalo je.
Çok sağlam tanıdıkları var ve kaybedecek hiçbir şeyi yok.
Ona ima sve prave veze i ništa za izgubiti.
Senin gibi bir aptalın kaybedecek bir şeyi yok.
Budala poput tebe nema ništa za izgubiti.
Mavi Çete'nin şerefi üzerine yemin ederim onu ve sevdiği her şeyi yok edeceğim!
Tako mi bratove časti, kunem se da ću uništiti njega i sve do čega mu je stalo!
Onun izin yakaladığımdan beri, o şeyi yok etmenin bir yolunu arıyorum.
Još od kada sam mu naišao na trag, tražio sam način kako uništiti tu stvar.
Bir şeyi yok ver şunu bana.
Bit će on u redu, dajte mi to.
Massive Dynamic'in saklayacak bir şeyi yok.
Massive Dynamic nema ništa za sakriti.
Onun bir şeyi yok değil mi?
On je van opasnosti, zar ne?
Bu adamın hiçbir şeyi yok, değil mi?
Taj tip nema ništa, zar ne?
Dışarı çıkamayacağını bildiğinden kaybedecek bir şeyi yok.
Nema ništa za izgubiti, zna da odavde neće nikada izići.
Bir şeyi yok, sadece kendinden geçmiş.
U redu je, samo je u nesvijesti.
O zaman kumandanın bir şeyi yok.
Onda ništa ne fali tvom daljinskom.
Çünkü geri dönecek bir şeyi yok.
Zato što se nema čemu vratiti.
Eğer Abaddon'a bilgi vermek istese bile verecek hiçbir şeyi yok.
Kad bi i htio dati Abaddon informaciju nema joj što dati.
Herkesi ve değer verdiği her şeyi yok ettiğim zaman gözüne bir ok saplayacağım.
Kada izgubi svakoga i sve što mu predstavlja vrijednost, kroz oko ću mu probiti strijelu.
Harekete geçtiği anda, üzerinde makine kodu olan her şeyi yok edecek.
Jednom kad se pokrene, izbrisat će sve što ima strojev kod.
Günün birinde patlayacağım ve etrafımdaki her şeyi yok edeceğim.
Jednog ću dana eksplodirati I razoriti sve što mi se nađe na putu.
Jack Rackham'ın söyleyecek hiçbir şeyi yok.
Jack Rackham ostao je bez riječi.
Cehenneme yürüyeceğiz ve şeytan ırkı dünyaya çıkıp her şeyi yok edecek.
Umarširat ćemo u Pakao, a demoni će ustati i preplaviti zemlju.
Uzun lafın kısası, burada inşa etmeye çalıştığım şeyi yok etmeye kalkacak olanı anasının karnından doğduğuna pişman ederim.
Toliko mi je važan da ću uništiti svakoga tko pokuša to poremetiti.
Song, değer verdiğimiz, kıymetli bulduğumuz her şeyi yok etmeye kendini adamış.
Songovi su se zavjetovali uništiti sve što cijenimo i smatramo dragim!
Büyü her ne kadar sana zarar vermeyecek olsa da bir blok boyunca çevrendeki her şeyi yok edecek.
Ovo neće nauditi tebi, ali uništit će cijeli blok ulica.
Bunu düzeltmenin tek yolu her şeyi yok etmek.
Jedini način da se ovo ispravi je uništiti sve.
Bir çocuk, bir çırak, ona düşman olup her şeyi yok etti.
Jedan dječak, učenik, usprotivio mu se, uništio sve.
Çünkü etrafımdaki her şeyi yok ediyorum.
Jer sam uništava sve oko mene.
Eğer salınırsa, T-Virüsü ve virüsün bulaştığı her şeyi yok eder.
Ako se on pusti, uništit će T-virus i sve što je on inficirao prilikom kontakta.
Ve önüne çıkan her şeyi yok edecek.
I unistit ce sve sto joj stoji na putu.
Kendi ülkesinde aranan şimdi bir adam başındaki ödülle Fransa'ya geliyor ve sırtındaki kıyafetlerden başka hiçbir şeyi yok!
Tražen si čovjek u svojoj zemlji koji je stigao u Francusku dok mu je glava ucijenjena, bez ičega osim odjeće u kojoj je došao?
Ve bunun onlar için hiçbir şeyi yok.
A ova nema ništa za njih.
Bir şeyi yok. Kafatası oldukça güçlü.
Dobro je. Ima dosta čvrstu lubanju.
Ama elini uzatır da sahip olduğu her şeyi yok edersen, yüzüne karşı sövecektir.››
Ali pruži jednom ruku i dirni mu u dobra: u lice će te prokleti!"
Akılsız kişiden uzak dur, Çünkü sana öğretecek bir şeyi yok.
Idi od čovjeka bezumna jer nećeš upoznati usne što zbore znanje.
0.93687200546265s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?